NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَبُو
صَالِحٍ
الْأَنْطَاكِيُّ
أَخْبَرَنَا
أَبُو
إِسْحَقَ
الْفَزَارِيُّ
عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَا يَزْنِي
الزَّانِي
حِينَ
يَزْنِي
وَهُوَ مُؤْمِنٌ
وَلَا
يَسْرِقُ
حِينَ
يَسْرِقُ
وَهُوَ مُؤْمِنٌ
وَلَا
يَشْرَبُ
الْخَمْرَ
حِينَ يَشْرَبُهَا
وَهُوَ
مُؤْمِنٌ
وَالتَّوْبَةُ
مَعْرُوضَةٌ
بَعْدُ
Ebu Hureyre'den (rivayet
edildiğine göre)
Rasûlullah (s.a.v.):
"Zina eden kimse zina ederken mü'min olarak zina edemez. (Hırsızlık yapan
kimse) hırsızlık yaparken mü'min olarak hırsızlık yap(a)maz (Şarap içen de)
şarabı içerken mu'min olarak içmez ve Tevbe (kapısı) ona açıktır" buyurmuştur."
Diğer tahric: Buhari
mezalim, eşribe, hudud, Tirmizi. iman: Nesai, kasame; kat’us-sarik; eşribe; İbn
Mace, fiten (3936); Darimii eşribe; Ahmed b. Hanbel, II, 243. 317, 376.
386.479; III 356: VI. 139.
AÇIKLAMA:
Bu hadis-i şerif, zina
hırsızlık ve şarap içmek gibi büyük günahlardan birini işleyen kimsenin dinden
çıktığını söyleyen Haricilerin delilidir.
Hattabi (r.a.)'nin
açıklamasına göre. Hariciler bu hadisi, kendi inançları doğrultusunda te'vil
ederek, bu hadisin kendilerini te'yid ettiğini iddia etmişlerdir. Helal olduğuna
itikat etmedikçe, büyük günahlardan birini işleyen kimsenin, dinden
çıkmadığını söyleyen ehl-i sünnet ulemasından bazılarına göre bu hadiste
geçen: "Mü'min olarak zina etmez, hırsızlık etmez, şarap içme/"
cümleleri haber cümlesi şeklinde gelmiş "inşa" cümleleridir. Yani
"mü'min olarak zina etmesin, hırsızlık etmesin, şarap içmesin. Çünkü bu
fiilleri işlemek müslümanlnra yaraşmaz." anlamında kullanılmıştır.
Yine ehl-i sünnet
ulemasından bazılarına göre de bu hadis-i şerifte geçen: "Mü'min olarak
bu suçu işlemez" anlamındaki cümleler "Müslim, müslümanlarin elinden
ve dilinden salim kaldığı kimsedir" mealindeki 2481 numaralı hadis-i
şerifle, "emanete riayet etmeyenin imanı yoktur" hadisinde ve;
"komşusu, serinden emin olmayan kimse, mü'inin değildir" hadisinde
olduğu gibi.
Buhari, edeb; Müslim,
iman: Tirmizi, kıyame; Ahmed b. Hanbel, 1. 387: II. 288, 336,373: III. 154: IV.
31. VI, 385.
Yahut da bu hadis-i
şerifte büyük günah işlenirken kalmadığından bahsedilen, imanın kendisi değil
kemali ve faziletidir. Yani kişi bu günahları işlerken imanın kemali kalmadığı
ifade edilmek istenmektedir.
Bir başka ifadeyle
"Bu suçlan işleyen kişinin imanı onları işlerken kamil değildir. Böyle
bir mü'minin durumu eli, ayağı, burnu ve kulağı olmayan aciz insan gibidir.[Bk.
ez-Zebidi, Şerhü'l-İhya, II. 254 vd.]
Eş'ariler ise hadisi;
"Bu günahları işleyen kimse bu işi helal görerek yaparsa imandan çıkmış
olur" diye te'vil etmişler ve bu te'vilin gerekli olduğunu, aksi takdirde
Hz. Nebiin: "Allah'dan başka hiçbir ilah olmadığını söyleyip te bu sözü
üzere ölen herkes cennete girer. Zina ve hırsızlık yapmış bile
Olsa"[Buhari. tevhid; Rikak: istizan; Müslim, iman; Tirmizi, iman] hadisi ile telifinin imkansızlığını
söylemişlerdir. EI-Amidi, Mutezile ve Haricilerin mevzumuzu teşkil eden hadis
hakkın da yapmış oldukları te'vil için şu cevabı vermiştir:
"Bu hadisteki
mü'min kelimesi, "iman"dan değil "eran" kelimesinden
alınmıştır. Bu durumda hadisteki mana "zina eden kişi Allah'ın azabından
emin değildir" şeklindedir. Aynı hadisi zina yapan kişi bu işi yaparken
mü'min olma vasfını kaybeder, fiilden sonra mümin vasfı geri döner, şeklinde
de te'vili yapılmıştır. Nitekim bir numara sonra gelecek olan hadis-i şerif bu
görüşü desteklemektedir.